20 Ekim 2010 Çarşamba

Hz. Mevlana

 Hz. Mevlana Sözleri

 

 

 

                                         Mevlana Celaleddin-i Rumi
Hz. Mevlânâ’nın Hayatı
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Sultanü'l Ulema" yani Bilginlerin Sultanı ünvanını almış olan Bahaeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur..
 
Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve  Moğol istilası nedeniyle 1212 yılında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.
 
Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Sonra Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Mûsâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.

1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun
ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlana'nın Sultan Velet ve Alaattin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlana Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlana'nın bu evliliktende Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adında bir kızı oldu.
 
Bu yıllarda Anadoluda hüküm süren Selçuklu Devletinin Sultanı Alaeddin Keykubad, Bahaeddin Veled'i Konya'ya davet etti. Bahaeddin Veled, Sultanın davetini kabul etti ve 1228 yılında ailesi ve talebeleri ile birlikte Konya'ya geldi. Sultan Alaeddin Keykubad kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve İplikçi (Altunapa) Medresesini ikametlerine tahsis etti.
 
Sultanü'l Ulema, 1231 yılında Konya'da Hakk'ın rahmetine kavuştu ve bugün müze olarak kullanılan Mevlana Dergahı'a defnedildi.
 
Sultanu'l Ulema ölünce talebeleri bu defa babasının tek varisi olarak gördükleri Mevlana'nın çevresinde toplandılar. Gerçektende Mevlana babasından ve büyük alimlerden ders alarak büyük bir ilim ve din bilgini olmuştu. İplikçi Medresesi, sohbetine gelenler ile dolup taşıyordu.
 
Mevlana, 1244 yılında kendisinden çok etkilendiği Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlana, Şems'de ''Mutlak kemalin varlığını'' cemalinde de ''Allahın nurunu'' görmüştü.
 
Mevlana, Şems'in kısa bir sürede ölümünne çok üzülmüş ve uzun yıllar inzivaya çekilmişti. Daha sonraki yıllarda Selahaddin Zerkubi ve Hüsamettin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar  
 
Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı.

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs"
  olarak kabul ediyor ve dostlarına ölümünün ardından ah-vah edip ağlamayın diye vasiyet ediyordu.
 
Hz. Mevlânâ’nın Vasiyeti:
Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.

 

 







EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder